Ulukışla Masaj Salonu Masöz Hande
Ulukışla Masaj Salonu
Pearl ise o utangaç, cilveli tavrını koruyordu. Başı eğik, bir elini boynunun altına bastırmış bir hâlde duruyordu. Kai ise hâlâ kafası karışık görünüyordu. Kollarındaki tüyler diken diken olmuş Cinder, hizmetkâra döndü ve Peony’nin o neşeli masumiyetini takınmaya çalıştı. “normal olarak,” dedi. Nefesini tutarak elini öne uzattı. Aklından birtakım bahaneler, kendini haklı gösterecek sebepler hazırlıyordu -LCV gönderisi bir başkasınınkiyle karışmış olmalıydı yada üvey anası ve üvey kardeşi baloya daha önceden vardıkları için bir kargaşalık olmuş olmalıydı yada… Ulukışla Masaj Salonu
Ulukışla Masaj Salonu
“Ah!” Adam olduğu yerde hafifçeçe zıpladı. Gözleri hâlâ tarayıcının ufak ekranındaydı. Cinder gerildi ve muhafızlardan birine fark ettirmeden kafasına güzel bir darbeyle adamı bayıltma şansının olup olmadığını merak etti. Adam afallamış bir hâlde Cinder’ın elbisesine, saçlarına hızlı bir bakış attı sonrasında gözlerini ekrana geri çevirdi. Cinder, yüzüne bir gülücük kondurup bir nezaket takınmak için insanın kendi içinde bir savaş verdiğini görebiliyordu. “Bu ne büyük mutluluk Linhmei. Bu akşam bize katılabildiğinize çok memnunuz.” Cinder’ın kaşları havaya kalktı. Ulukışla Masaj Salonu “Öyle mi?” Adam eğilerek slm verdi. “Lütfen kabalığımı mazur görün. Baloya gelmiş olduğunuz için Majesteleri İmparatorumuzun çok sevineceğinden hiç şüphem yok. Lütfen beni takip edin ve ben de geldiğinizi salona bildireyim.” Cinder gözlerini kırpıştırdı ve adam basamakların ortasına ilerlerken, sersemlemiş bir hâlde takip etti. “Neyi bildireceksiniz?” Adam el ekranındaki bir şeylere bastı ve sonrasında gözlerini yine Cinder’a çevirdi.
Yapmak üzere olduğu şeye inanamıyormuşçasına kızı baştan ayağa yine süzdü ama nazik gülümsemesi hiç kaybolmadı. “Majesteleri İmparatorumuzun tüm şahsi davetlileri, önemli insanlar olarak şereflendirilmek üzere, duyurularak salona adım atarlar. Normal olarak, çoğu zaman bu kadar… Geç gelmezler.” Ulukışla Masaj Salonu “Dur. Şahsi davetli… Ah! Hayır, hayır. Bunu yapmak zorunda değilsiniz…” Tavanda gizlenmiş hoparlörlerden yükselen bir trampet gürültüsü, Cinder’ın sesini bastırdı. Cinder aniden gelen sesle irkilerek kendini savunurcasına eğildi, kısa süren trampet sesi azalırken gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Trampetin sona ermesiyle birlikte, heybetli bir ses tüm salonda yankılandı.








Son yorumlar